17 Şubat 1923 İzmir'de 1. İktisat Kongresi düzenlendi. Mustafa Kemal'in İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresi'ni açış konuşmasında:
"... Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner..." dedi.
Kongreye 7 işçi, 1 çiftçi kadın katıldı. İlk günkü oturumu 500 kadının izlediği kongrede kadın işçilere doğum öncesi ve sonrasında 8 haftalık izin verilmesi, kadınların madenlerde çalıştırılmalarının yasaklanması, işyerlerinde emzikhaneler açılması gibi kararlar alındı. Kongrenin kapanış konuşmasını Rukiye Hanım yaptı.
İzmir İktisat Kongresinde Alınan Kararlar
El işçiliği ve küçük işletmecilikten çıkılıp bir an önce fabrikasyona geçilmelidir.
Devlet, ekonomik gücü olan bir yapı haline gelmelidir. Özel sektör devlet tarafından desteklenmelidir.
Özel sektöre destek ve kredi sağlayacak iki tane devlet bankası kurulmalıdır.
Yabancıların ürünlerinden kaçınılmalıdır ve dışarı ile rekabet içerisine girebilmek için sanayi bir bütünlük içinde olmalıdır.
Demir yollarının yapılmasına kısa sürede başlanmalıdır.
Amele kelimesi yerine işçilere işçi denmelidir.
İşçilere sendika hakkı tanınmalıdır.
Hammaddesi yurt içerisinde yetişebilen sanayi dalları kurulmalıdır.
Milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
Sanayi teşvik edilmelidir.
Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile, dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir.
Türkiye halkı hakimiyetine, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez;ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükümetine daima zahirdir.
Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder. Bütün mesai iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur.
Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır, vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiardır.
Türkiye halkı, servet itibari ile bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar ; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi milli, istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır.
Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taasubdan uzak dindarene bir selabet her şeyde esasımızdır. Her zaman fa ideli yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir.
Türkler, irfan ve marifet aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısıyla ( Mevlûdu şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes'id eder.
Birçok harpler ve zaruretten dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır.
Türk, dinine, milliyetine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olamayan milletlere daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurduna kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez.
Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez.
Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan sevişirler. Meslek, zümre itibarile el ele vererek birlikler, memleketini ve birbirlerini tanımak, anlaşmak için seyahatler ve birleşmeler yaparlar.
Türk kadını ve kocası, çocuklarını iktisadi misaka göre yetiştirir.