Çeşme ilçesi, İzmir ilinin batısında yer alır. Doğudan
Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrilidir. Deniz
seviyesinden yüksekliği 5 metredir. Yüzölçümü 260 km²'dir. 1 beldesi (Alaçatı)
ve 4 köyü bulunmaktadır. Tarihteki on iki İyon kolonisinden biridir. Çeşme; Giritliler
tarafından kurulmuş, MÖ 7. yüzyıla kadar tiranlar tarafından yönetilmiş ve MÖ 560 tarihinde Lidya egemenliğine girmiştir.
Oldukça güzel taş işçiliğine sahip
surlarla çevrilidir. Kentte yapılan arkeolojik çalışmalarda, MÖ 7. yüzyılın 2.
yarısına tarihlenen Athena Tapınağı ve Tiyatrosu açığa çıkarılmıştır.
Çeşme yöresi, 11. yüzyıl sonlarında büyük Türk denizcisi
Çaka Bey ile Türk egemenliğiyle tanışmıştır. Osmanlı egemenliğine geçişi, 14.
yüzyıl sonlarındadır. En çarpıcı Osmanlı eserlerinden biri burada bulunan Çeşme
Kalesi’dir. Çeşme ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen eserler Çeşme
Kalesi içindeki müzede sergilenmektedir. Kaleye ek olarak bir de kervansaray
bulunmaktadır.
Çeşme'nin en çok ziyaret edilen tarihi eseri II.
Beyazıt'ın yaptırdığı kale bugün müze olarak kullanılmaktadır. Çeşme kalesi
ise, 1508 yılında Osmanlı Padişahı II. Beyazıt tarafından, Aydın Valisi Mir
Haydar aracılığıyla, Mimar Ahmet oğlu Mehmet'e yaptırılmıştır. Kalenin ilk
inşaatı tam deniz kıyısına yapılmıştır. Ancak, sonraki yıllarda denizin
doldurulması sonucu bugünkü konumunu almıştır.
Kale ve liman, ticaret ve savaş gemilerini kötü hava
koşullarına ve düşman saldırılarına karşı korumaktaydı. Kalenin güney kapısı,
Osmanlı mimarisinin bütün özelliklerini taşımaktadır. Günümüze kadar çok iyi
bir şekilde korunarak gelen kale içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer almaktadır.
Çeşme Müzesi ilk defa 1965 yılında İstanbul Topkapı
Müzesi'nden getirilen silahlarla silah müzesi olarak ziyarete açılmış olup,
1984 yılına kadar böyle devam etmiştir. Müzede bulunan silahlar salondaki aşırı
nemden dolayı oksitlenerek bozulmaya başladığından, İzmir Arkeoloji ve Ödemiş
müzelerine devredilmiştir. Aynı teşhir salonu düzenlenerek 1964 yılından beri
devam eden Ildırı (Erythrai) antik şehrinde yapılan kurtarma kazılarından elde
edilen eserler sergilenmektedir.
1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan
iki katlı kervansaray, tipik Osmanlı dönemi kervansaraylarından biridir. Bir
benzeri de Kuşadası'nda (Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı) bulunan yapının mimarı,
Ali Pabuççu'nun oğlu Ömer'dir. "U" biçiminde bir plana sahip olan
yapının ortasında geniş bir avlu, bu avlunun çevresinde de dükkân, depo ve
odalar yer almaktadır. Merdivenle birinci kata çıkılır, burası da biçim
bakımından zemin katına benzer. Zamanında kervansarayın misafirleri özellikle
yabancı tüccarlarmış. Bunlar mekanı ya hayvanlarıyla geceyi geçirebilecekleri
bir konut ya da şehirlerde mallarını koyacak ve satacak bir yer olarak
kullanırlarmış. Bu kervansarayın restorasyonu tamamlanmış olup günümüzde otel
olarak hizmet vermektedir.
Ilıca Plajı; "Eski Camii" olarak anılan yer, Çeşme ilçe merkezinin 2 km
kuzeyindedir. Bizans egemenliği sırasında I. Kılıç Arslan`ın kayınpederi Emir
Çaka, yarımadayı ele geçirince, 1081 yılında Çeşme`ye gelmiş ve Oğuz Boyundan
gelen Türkleri bu merkeze yerleştirmiştir. Halen bir cami kalıntısı ve geniş
mezarlığıyla 11. yüzyıl Türk yerleşmelerine ait ilginç bir örnektir. 2 km'ye
yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri
ve termal olanaklarıyla Çeşme popüler bir turizm merkezidir. Denizin içinden
kaynayan sıcak termal sular, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük
birer termal havuz haline getirir.
Ilıca'daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun turist
kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumdadır. Birçok küçük otel ve
pansiyonlar da bile kaplıca suyu vardır. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca
plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz
metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olmasıdır. Özellikle
termal kaynaklarla beslenen sığ sularda, ultraviyole ışınlarının insan
sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiştir.
Bunların yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları sağlık ve
can güvenliği bakımından elverişlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder