20 Kasım 2014 Perşembe

KARABURUN



Karaburun; İzmir'in en küçük ilçesidir. İlçe Merkezi, Karaburun Yarımadası Kuzey ucunda kurulmuştur. Sahip Adası ve Küçükada olmak üzere 2 adaya sahip bulunmaktadır. Genellikle engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Yarımadanın yaklaşık güney-kuzey doğrultusunda uzanan Bozdağ kütlesi en önemli yükseltidir ve en yüksek tepesi 1218 m. yüksekliktedir. Doğusunda Urla, Güneyinde Çeşme, batısında yer Yunanistan' ın Sakız Adası (15 mil mesafededir.) kuzeyinde Midilli Adası, kuzey doğusunda ise Foça yer almaktadır.

İzmir Körfezi’nin girişinde, körfezi kontrol eden önemli kilit noktalardan biri olan Karaburun Yarımadası’nda eski çağlardan buyana yerleşim izlerine rastlamak mümkündür. Kaynaklarda yarımadanın eski adı Mimas olarak geçmektedir. Karaburun Yarımadası’ndaki Çakmaktepe mevkiinde yapılan kazılarda Kalkolitik döneme ait ( M.Ö 4000 ) kesici araçlar, taş el baltaları ve ilkel çanak çömleklere rastlanmıştır. Bölgede M.Ö 3000’li yıllardan itibaren Hititler varlık göstermişlerdir. Hititler’in ardından sırası ile bölgeye Yunanlılar, Persler, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuştur. Antik dönemde bölgedeki Erythrai kenti sayesinde oldukça önemli bir kültür ve ticaret merkezi durumuna gelen yarımada, Helenistik ve Roma döneminde önemini kaybetmiştir, Bizans döneminde ise eski canlılığını tekrar kazanmıştır.

1086-1095 yılları arasında Çaka Bey ile Türklerin yönetimine giren bölge kısa süre sonra tekrar Bizanslıların eline geçmiştir. Beylikler döneminde Aydınoğlu Mehmet Bey’in buraları alması ile yöre Aydınoğulları egemenliğine girmiştir. Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı hakimiyetine geçen Karaburun  Ankara savaşının ardından (1402 ) tekrar Aydınoğullarının eline geçmiştir. Fetret devrinin ardından 1425-1426  yılında  Çelebi Mehmet bölgeyi ikinci defa Osmanlı topraklarına katmıştır.

Karaburun Yarımadası bitki örtüsü itibariyle tipik bir Akdeniz Bitki özelliği taşır. Ancak Karaburun' da tüm bu bitkiler farklı özellikleri de beraberinde barındırır. Örneğin; zeytinde "Hurma"yı, çiçekte"Nergiz"i, sebzede "Enginar"ı, kendine has özellikleriyle sadece bu yarımadada bulmak mümkündür. Karaburun Yarımadası'nın bitki örtüsünü genellikle makiler oluşturur.Ormanlar bakımından fakirdir. Yaklaşık 27.000 Hektar Kızılçam ormanı mevcuttur. Bölgesel bazı değişiklikler göstermekle birlikte bitki örtüsünü oluşturan bitkiler çoğunlukla deliceler, kocayemiş, sandal, menengiç, kermez meşesi, tesbih, akça ağaç, sakız, laden gibi bitkilerdir.

Karaburun Yarımadası geçmişinde Bağları ve Zeytinlikleri ile tanınan bir yöre iken aradan geçen uzun zaman içinde bağ alanlarının miktarı oldukça azalmıştır. Bunda, yörenin göç veren bir özellikte olması, ekonomik nedenler, önlenemeyen hastalıklar ve en önemlisi yöre nüfusunda meydana gelen değişimler önemli rol oynamışlardır. Elbette bugün de zeytin, Yarımada için çok şey ifade etmektedir. Yaklaşık 2560 Hektar arazide 470.750 zeytin ağacı mevcuttur. Ürün yıllarında yaklaşık 3500 ton ürün alınmaktadır. Zeytinliklerin bir bölümünün ulaşım zorluklarından bir bölümünün ise sahiplenilmemekten ürünleri toplanamamakta, bu da kayıplara neden olmaktadır. Son yıllarda bazı girişimciler arazi kiralamak suretiyle Zeytincilik yapmaya başlamışlardır. Ayrıca Yarımada genelinde "Organik Tarım" bilinci yerleştirilmeye çalışılmakta ve bu konuda çok ciddi hamleler yapılmaktadır.

Karaburun dağlık olması nedeniyle tarım alanları oldukça sınırlıdır. Eskiden bu sınırlı alanlarda özellikle tütün ekimi ve bağcılık yaygın olarak yapılmaktaydı. Ancak günümüzde, çok sınırlı bir bölgede yapılan bağcılık hariç diğer tarım ürünleri üretilmemektedir. Üretilen ürünlerin tamamına yakını ise organik tarım ürünüdür. Toprağının ve ikliminin özelliğinden dolayı tarım ürünleri (zeytin yağı, enginar, nergis ve mandalin) çok kaliteli, bazıları da (hurma zeytin) Karaburun’a özgü  ürünlerdir. Özellikle zeytin yağı ve hurma zeytin için paketleme tesisleri kurularak bu ürünlerin Karaburun markası olarak sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da tanıtılması için girişimler devam etmektedir. Bu çalışmalar çerçevesinde Eğlenhoca Köyü’nde en son teknoloji ile çalışan bir zeytinyağı fabrikası kurulmuştur.

Karaburun’un mandalini de oldukça kalitelidir. Özellikle Bozköy Uzundere, Yeniliman ve Küçükbahçe yörelerinde yetiştirilen bu ürün, henüz bir paketleme tesisi olmadığından çok ilkel yöntemlerle pazarlanmaktadır. Bu tesis yapıldığı takdirde hem ürünün değeri artacak, hem de yurtdışına ihraç olanağı doğacaktır. Böylece ülkemizin ve yöre halkının ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır.

Rumlar zamanında yaygın olan ve yaklaşık 35-40 yıl öncesine kadar devam eden bağcılık, Karaburun’un en önemli gelir kaynaklarından birini oluşturmaktaydı. Eski dönemlerde Karaburun’da yetişen veSultaniye, Karaburunî olarak adlandırılan üzümler, Osmanlı Devleti sarayında bile aranan çok kaliteli üzümlerdir. Yine 35-40 yıl öncesine kadar çekirdeksiz (Sultaniye) ve Razaki üzümlerimiz yaş olarak frigorifik kamyonlarla Avrupa’ya ihraç edilmekteydi. Ayrıca en kaliteli şaraplık üzümler de yine İlçemiz ve köylerinde yetişmekteydi. Ancak günümüzde gençlerin Karaburun’ dan göç etmeleri nedeniyle üzüm bağlarının miktarı oldukça azalmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder