25 Aralık 2013 Çarşamba

BEYDAĞ


Beydağ, İzmir’in doğusunda yer almaktadır, İl merkezine uzaklığı 142 km’dir. Kuzeyinde Kiraz; doğusunda Nazilli; batısında Ödemiş; güneyinde Sultanhisar yer almaktadır. İlçenin yüzölçümü 162 km²’, nüfusu ise 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı’na göre 14.147’dir. Bu nüfusun 5.521’i merkezde, 8.626’sı belde ve köylerde yaşamaktadır, nüfus yoğunluğu 87, nüfus artış hızı ise %0 -3.37’dir.



Beydağ'ın rakımı 235 dir. Akdeniz iklimine yakındır. Dağların denize dik olmasından dolayı Ege kıyılarının ilkim özelliklerini de taşır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Yağışlar genellikle yükseklere kar, Beydağ civarına da yağmur olarak düşer. Bahar ve güz mevsimlerinde özellikle bol yağmur yağar.
İlçe halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. En önemli ürünler incir, kestane ve zeytindir, üretilen kestane son derece kalitelidir. Besi ve süt hayvancılığı hızlı gelişme göstermektedir. Dağ eteklerinde zeytin ve incir, üst kısımlarda kestane ve meşe daha yükseklerde de iğne yapraklı çam ormanı hakimdir. Toprak çok verimlidir, özellikle Küçük Menderes ovasında (patates, kavun, karpuz, slajlık mısır ve tüm sebze çeşitleri) ekilir. Fazla rüzgar almayan bölgelerde ise narenciye de yetişmektedir. Beydağ ve çevresi yaz kış yeşilliğini korur.

Beydağ’ın tarihte bilinen ilk adı Palaipolistir. Palaipolis’i kuranlar ise Lidyalıların soyundan olan Kibyrahlardır. Lidyalıların soyundan olan Kibyrahların önemli bir özelliği de demir işçiliği ve kakmacılıktır. Adagüre köylülerinin demircilik zanaati, o zamanlardan beri devam edegelmiş olabilir.

M.Ö.7. yy.da Lidyalıların başkenti Sard’dır. Birgi ise Lidyalıların yazlık şehri olmuştur. M.Ö.676’da Kimerler Anadolu'ya gelerek Lidya şehirlerini harap etmiştir. Kimerlerin, bu akınlarından Beydağ da etkilenmiş, Palaiapolis çok zarar görmüştür. Kimerlerin ardından Perslerin Lidya kralı Krezüs'ü, M.Ö. 603’de yenmeleri ile yöremiz 200 yılı aşkın bir süre İranlıların yönetiminde kalmıştır.

M.Ö. 334 de Büyük İskender'in Persleri yenmesinden sonra Menderes Ovası, İskender'in yönetimi altına girmiştir. Büyük Iskender’in ölümü ile ovaya Antigonos, daha sonra Trakya Satrabı Lysımakhos egemen olmuştur. Tarihçi Esebios'a göre Pergamon Kralı I. Attolos, Küçük Asya kralı Hioraks'ı yukarı Kystrostaki Koloe'de (Keleş. Kiraz) M.Ö.229’da yenince, ova Pergamon Krallığı'nın yönetimine girmiştir. Pergamon Kralı III. Attolos'un M.Ö. 133 de ölmesi ile Romalılar Krallık topraklarına el koymuşlar ve "Kilbis" adı verilen Yukarı Kaystromtai (Kiraz-Beydağ ovası) Roma yönetimine girmiştir.

M.S. 4. yüzyıla kadar, Yukarı Kilbiyanos (Küçük Menderes doğu bölgesi) Bizans İmparatorluğu’nun hudutları içinde kalmıştır. Bu zaman içinde bakımsızlıktan harap oldu. Peganizm'in yasaklanmasından sonra Hıristiyanlık resmen bölgeye girdi ve kiliseler yapıldı.

Kilbianon Ovası’ndaki Palaiapolis, Koloe (Kiraz) Pyrgion (Birgi), Hypaipa (Günlüce) Nikala gibi kentlerde V. yy da piskoposluklar kuruldu ve Metropilidine bağlandı. 530 yılı Hieroclec listesinde, Algiza İle Palaiapolis Piskoposlukları birleştirilmiştir.

Palaiapolis şehri 5.yy`da bugünkü ilçe merkezinin batısında olmalıdır. Kilise kalenin batısındadır ve Polis adını taşıyan şehirler bir saray ve çok kere bir mabet meydanına yelpaze şeklinde gelen sokakların kenarlarında dizilmiş evlerden meydana gelmiştir.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Alp Aslan’ın emriyle Anadolu fethedilmeye başlanmıştır. 1079–1080 yıllarında Selçukluların fetihleri Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz kıyılarına kadar gelmiştir. Bu tarihlerde, Kilbiyanon ovasındaki: Palaiapolis (Balyambolu, Beydağ), Koloe (Keleş, Kiraz), Byrgion (Birgi). Hypaipa (Dabbey. Günlüce) Nikaia gibi kent ve kaleler Türklerin eline geçti. Selçuklu Emirlerinden Emir Çaka, merkezi İzmir olan bir beylik kurdu. Kuzeyde Emir Tanrıbermiş, merkezi Pars'ın beyliği ile Manisa topraklarını kapsayan, Alaşehir Beyliğini kurdu. Palaiapolis belki bu sırada, belki de bundan sonralarda Balyambolu adını almış olabilir. Beydağ bu beyliklerin ortasında ve etki alanı içindedir.

Bölgede başlayan Türk Egemenliği daha sonra Birgi merkez alınarak kurulan Aydınoğulları döneminde de devam etmiştir. Aydınoğulları Beyliği’nin I. Beyazıt’ın egemenliğini tanıması ile beylik merkezi Tire olarak belirlenmiştir. Bu tarihlerde Balyambolu (Beydağ) küçük bir kasaba olarak Tire'ye bağlıdır. Ekonomik bakımdan da Tire ile ilişkilidir. Yukarı Menderes Havzası 1451 de merkezi Tire olan Aydın İline o da Kütahya'da oturan Anadolu Beylerbeyine bağlıdır. 1426 yılından sonra da Osmanlı Devleti'nin
yönetimine girmiştir.